Gecenin hüznü çöktüğü zaman şehrin üstüne, tüm vardiyaların bittiği anda, yeni bir vardiya başlar. Bu vardiya iyilik vardiyasıdır. Hal, hatırlar sorulur. Kardeşlik paylaşılır. Çoğalır iyilikler sokak aralarında. Gece şehre çökünce üşüyen bedenler sığınır sokak aralarına. Herkesin sıcak yataklarında uyuduğu saatlerde üşüyen insanlar vardır. Boğaz tokluğuna yaşayanlar, sokağı sahiplenen insanlar…
Kendi mezarımızdan başka yerimizin olmadığı fani dünyada sürekli yerimizi yadırgamaya devam ediyoruz. Ancak gecenin soğuğunda sıcak yataklarımıza uzandığımızda sokaklarda yaşayan insanlarımızı hatırlamıyoruz. Şehrin keşmekeşinde yanından geçip gittiklerimiz, kimi zaman göremediklerimiz, çoğu zaman görmezden geldiklerimiz var. İşte “İyilik Vardiyası” bu amaçla İstanbul sokaklarına sahip çıkıyor.
Vuslat Derneği iyilik vardiyası ekibi ve gönülleri marifetiyle yürüttüğümüz İyilik Vardiyası çalışmamız ile, biçare düşmüş, çeşitli sebeplerle sokaklarda yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımıza temel gıda ürünleri, kıyafet, mont, iç çamaşır ve çeşitli yardımlar ulaştırıyoruz.
“Peki, bu kadar insan niçin sokaklarda yaşıyor”diye bir soru geliyor hepimizin aklına. Birçok insanın sokakta yaşamasının tek bir sebebi yoktur. Farklı etkenler bir araya gelerek insanları sokakta yaşamaya itmektedir. Her insanın olduğu gibi sokakta yaşayan insanlarımızın da her birinin ayrı yaşantısı, ayrı düşünceleri, görüşleri ve hikayeleri bulunuyor. Gelin birlikte birkaç insan hikayesine göz atalım.
Yıl 1972. Daha ortaokula giden Alaattin, geleceğe dair hedef ve hayalleriyle dolu bir yaşantı sürüyordu. Anne ve babasıyla mutlu hayatına devam eden Alaattin’in abisi yeni evlenmişti. Aradan geçen 15 günün ardından düğünde takılan takıların ortadan kaybolması bütün aileye bir iç huzursuzluk getirdi. Alaattin’e iftira atılmıştı öz ailesi tarafından. Takıları çalmak ile suçlanıyordu. “O çocuk dünyam, yeni gelişmeye başlayan büyük dünyamın hayalleri ile beraber tepe taklak oldu o gün” diyor Alaattin Arslan.
Daha ilkokula giderken bile ailesi tarafından terk edilen ve aylarca yalnız yaşamak zorunda kalan Alaattin amca o günü anlatırken gözyaşlarını tutamıyor. Alaattin, eve girdiğinde kimse yoktu. Evde ise bir tanecik battaniyeden başka hiçbir şey kalmamıştı.
65 yaşındaki Alaattin amca hala sokaklarda yaşıyor. Ailesinin onu terk ettiği gün bıraktığı battaniye ise hala en yakın arkadaşı…